Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, Gaziantep'te yaptığı ziyaretler sırasında önemli açıklamalarda bulundu. Gazze'de yaşanan insanlık dramının bilimsel üretime ve akademik hareketliliğe ciddi zarar verdiğini belirten Özvar, durumun vahametine dikkat çekti. Peki, bilimsel üretim gerçekten tehlike altında mı? Üniversiteler bu duruma karşı ne gibi önlemler almalı?
Gazze'deki İnsanlık Dramı ve Bilime Etkisi
YÖK Başkanı Özvar, Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi senatosuna hitaben yaptığı konuşmada, Gazze'deki durumun yarattığı derin üzüntüyü dile getirdi. Özvar, "Bildiğiniz üzere Gazze'de uzun zamandan beri yaşanan bir insanlık dramı var. Bu tabii insanlık dramı hepimizi gerçekten çok üzüyor. Bütün dünya milletlerinin, devletlerinin durmasını arzu ettiği, irade ettiği ve bu konuda çalıştığı bu zulme karşı, bu drama karşı maalesef henüz tam anlamıyla tedbir alınabilmiş değil. İsrail, Gazze'de büyük bir insanlık kıyımı gerçekleştiriyor." ifadelerini kullandı. Bu kıyımın, Gazze'deki üniversiteleri ve akademisyenleri derinden etkilediğini vurguladı.
Özvar, "Bu kıyım neticesinde Gazze'de bildiğiniz üzere pek çok üniversite var. Bu kıyımdan ciddi bir şekilde etkilenmiş vaziyette. Bu insanlık dışı bombardıman sebebiyle ölen rektörler, dekanlar, öğretim elemanları" dedi. Bu durumun, sadece Gazze'deki değil, tüm dünyadaki bilimsel üretimi olumsuz etkileyebileceği endişesini taşıdığını belirtti.
Bilim İnsanlarının Hareketliliği Kısıtlanıyor Mu?
Özvar, bilim insanlarının hareketliliğinin kısıtlanmasının dünya için ciddi bir tehlike oluşturabileceğine dikkat çekti. "Bilimsel üretim tehlike altında, endişe duyuyoruz. Bizim endişemiz yine bu çatışmalar ve gerginlikler sebebiyle bilim adamlarının hareketliliğinin dünyanın bilim üretimine ve performansına olumsuz tesir edeceği. Dünyada bilim açıklıkla ve bilim insanlarının hareketliliğiyle gelişme kaydedebilir. Son gerginlikler gördüğümüz kadarıyla bu bilim insanlarının hareketliliğini kısıtlayacak şekildedir. Bunun bütün dünya için ciddi bir tehlike olabileceğini düşünüyoruz" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin Kapsayıcı Yaklaşımı ve Üniversitelere Çağrı
Türkiye'nin, zor durumda olan bilim insanlarına kapılarını açmaya hazır olduğunu vurgulayan Özvar, üniversitelere önemli bir çağrıda bulundu. "Türk üniversiteleri sadece kendi öğrencilerine, öğretim elemanlarına değil işte bu sözünü ettiğimiz askeri çatışma ve diğer sıkıntılar sebebiyle zorluk yaşayan İslam dünyasındaki diğer ülkelerin, üniversitelerine de kapılarını açmak suretiyle böyle bir hizmeti gerçekleştirmektedir. Bu bakımdan biraz önce konuşmamın başında da ifade ettiğim gibi bu jeopolitik istikrarsızlık sebebiyle dünyada yaşanan sıkıntılara kapsayıcılık prensibiyle, dostluk, kardeşlik ve iş birliği prensibiyle yaklaşmaktadır." dedi.
Özvar ayrıca, ifade hürriyetinden istifade ederek Gazze'deki insanlık dramını eleştiren ve bu nedenle zor durumda kalan uluslararası bilim insanlarına Türkiye'nin kapılarının açık olduğunu belirtti. "Gazze'deki olaylar sebebiyle ifade hürriyetinden istifade etmek suretiyle bu insanlık dramına eleştiri getiren uluslararası pek çok bilim insanı ya işinden olmakta ya üniversitesinden atılmakta veya büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalmaktadır. Ve buradan sizler vasıtasıyla da rektör hocalarımıza, üniversitelerimize sesleniyorum. Bu açıdan zor durumda olan, tanınmış, uluslararası, saygın bilim insanlarına kapılarımızın açık olduğunu dile getirelim. Onları üniversitelerimize davet edelim değerli arkadaşlarım" ifadelerini kullandı.
Bilim Kafe Açılışı ve Öğrencilerle Sohbet
Konuşmasının ardından Erol Özvar ve beraberindekiler, Türkiye'de ilk olma özelliği taşıyan Bilim Kafe'nin açılışını gerçekleştirerek, öğrencilerle sohbet etti.
Sonuç
YÖK Başkanı Erol Özvar'ın açıklamaları, Gazze'deki insanlık dramının sadece bölgeyi değil, tüm dünyadaki bilimsel üretimi tehdit ettiğini gözler önüne seriyor. Türkiye'nin bu zorlu süreçte kapsayıcı bir yaklaşım sergileyerek bilim insanlarına destek olması, önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Üniversitelerin bu çağrıya kulak vererek, zor durumda olan bilim insanlarına kapılarını açması, hem bilimsel üretimin devamlılığı hem de insani değerlerin korunması açısından büyük önem taşıyor.