Türkiye, doğum izni konusunda önemli bir adım atmaya hazırlanıyor. Ülke genelinde uygulanan 16 haftalık ücretli doğum izninin artırılması gündemde. Bu gelişme, özellikle cinsiyet eşitliği açısından büyük önem taşıyor. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, dünya genelinde anneler için ortalama ücretli doğum izni 24,7 hafta iken, babalar için bu süre sadece 2,2 hafta. Türkiye'de ise anneler 16 hafta ücretli doğum izni kullanabilirken, babaların bu haktan yararlanma süresi işçilerde 5 gün, memurlarda ise 10 gün ile sınırlı.

Doğum İzninde Cinsiyet Eşitsizliği Raporu

ILO'nun yayımladığı "Ücretli Ebeveyn İzinlerinde Cinsiyet Farkını Kapatma" başlıklı rapor, bu konudaki küresel eşitsizliği gözler önüne seriyor. Rapora göre, anne ve babaların ücretli doğum izinleri arasındaki fark 5 ayı aşıyor. Bu durum, kadınların iş hayatında daha fazla dezavantaj yaşamasına ve toplumsal cinsiyet rollerinin pekişmesine neden oluyor. Türkiye'nin bu alanda atacağı adımlar, hem kadınların iş gücüne katılımını destekleyecek hem de babaların çocuklarıyla daha fazla vakit geçirmesine olanak tanıyacak.

Türkiye'nin Yeni Doğum İzni Düzenlemesi Ne Getirecek?

Türkiye'deki mevcut durumda, anneler doğum öncesi ve sonrası olmak üzere toplamda 16 hafta ücretli izin kullanabiliyor. Babalar ise işçi statüsünde ise 5 gün, memur statüsünde ise 10 gün izin alabiliyor. Yeni düzenleme ile bu sürelerin artırılması ve özellikle babaların izin sürelerinin iyileştirilmesi hedefleniyor. Bu sayede, hem annelerin üzerindeki yükün hafifletilmesi hem de babaların çocuk bakımında daha aktif rol alması amaçlanıyor.

• Annelerin izin süresinin uzatılması: Annelere daha fazla dinlenme ve toparlanma fırsatı sunulacak.
• Babaların izin süresinin artırılması: Babaların çocuklarıyla daha fazla bağ kurması ve annelere destek olması sağlanacak.
• Cinsiyet eşitliğinin desteklenmesi: İş hayatında ve toplumda kadınların güçlenmesine katkıda bulunulacak.

Doğum izninde cinsiyet eşitliğini hedefleyen bu adım, Türkiye'nin sosyal politikalar alanındaki önemli bir gelişimi olarak değerlendirilebilir. Umarız bu düzenleme, ailelerin yaşam kalitesini artırır ve daha eşitlikçi bir toplum yapısına katkı sağlar. Bu sayede, çocukların daha sağlıklı ve mutlu bir ortamda büyümesi desteklenirken, kadınların iş hayatındaki başarıları da artırılabilir.