Türkiye, 2025 su yılında Karadeniz Bölgesi hariç olmak üzere ciddi bir kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya. Bu kuraklığın üzerine geçtiğimiz ay yaşanan zirai don olayı da eklenince, tarımsal üretimde büyük bir endişe oluştu. Uzmanlar, bu durumun su kaynakları üzerindeki baskıyı artıracağını ve acil önlemler alınması gerektiğini vurguluyor. Peki, kuraklık ve zirai donun birleşimi Türkiye'yi nasıl etkileyecek? Tarımsal üretimde neler değişecek? İşte detaylar...

Kuraklığın Tarım Üzerindeki Etkileri

Kuraklık, tarımsal üretimi doğrudan etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Yetersiz yağışlar, toprak neminin azalmasına ve bitkilerin su ihtiyacının karşılanamamasına neden olur. Bu durum, bitkilerin büyümesini yavaşlatır, verimi düşürür ve hatta bazı durumlarda tamamen yok olmasına yol açabilir. Özellikle sulama imkanları kısıtlı olan bölgelerde, kuraklığın etkileri daha da şiddetli hissedilir. Kuraklıkla mücadele için su kaynaklarının verimli kullanılması, kuraklığa dayanıklı bitki türlerinin tercih edilmesi ve sulama tekniklerinin geliştirilmesi büyük önem taşır.

• Su tasarrufu sağlayan sulama yöntemleri kullanılmalı
• Kuraklığa dayanıklı tohumlar tercih edilmeli
• Toprak yapısını iyileştiren organik tarım uygulamaları yaygınlaştırılmalı

Zirai Donun Yarattığı Tahribat

Zirai don, özellikle ilkbahar aylarında yaşanan ani sıcaklık düşüşleri sonucu bitkilerin zarar görmesi durumudur. Henüz gelişmekte olan meyve ve sebzelerin donması, o yılki ürün rekoltesini önemli ölçüde etkileyebilir. Geçtiğimiz ay yaşanan zirai don olayı, özellikle meyve bahçelerinde büyük hasara yol açtı. Elma, armut, kayısı gibi meyvelerin yanı sıra, sebzelerde de ciddi kayıplar yaşandı. Zirai donla mücadele için bitkilerin üzerinin örtülmesi, dumanlama yapılması ve don uyarı sistemlerinin kullanılması gibi yöntemler uygulanabilir.

Acil Önlemler Alınmalı

Kuraklık ve zirai donun birleşimi, tarımsal üretimde ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bu nedenle, uzmanlar acil önlemler alınması gerektiğini vurguluyor. Su kaynaklarının verimli kullanılması, sulama tekniklerinin geliştirilmesi, kuraklığa dayanıklı bitki türlerinin tercih edilmesi ve zirai donla mücadele yöntemlerinin uygulanması büyük önem taşıyor. Ayrıca, çiftçilere yönelik eğitim ve destek programlarının artırılması, tarımsal sigorta sisteminin yaygınlaştırılması ve iklim değişikliğiyle mücadele çalışmalarının hızlandırılması da gerekiyor. Aksi takdirde, Türkiye'nin gıda güvenliği ve su kaynakları üzerindeki baskı daha da artabilir.

Türkiye'nin karşı karşıya olduğu bu zorlu durum, sürdürülebilir tarım uygulamalarına geçişin ve su kaynaklarının daha etkin yönetilmesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor. Alınacak önlemlerle, hem tarımsal üretimde verimlilik sağlanabilir hem de gelecek nesiller için su kaynakları korunabilir.